X-Men: The Last Stand (2006)

        Ve The Wolverine öncesi serinin son filmi X-Men: The Last Stand/Son Direniş' e geldik şimdi. (Tamam, bir günlük geç kalmış olabilirim :D) Öncelikle şunu belirteyim yazı öncekilerine göre bir hayli SPOILER yüklü olacak. Üçlemeyi daha önce hiç izlemeyenlerin okumasını önermiyorum bu yüzden. Serinin ilk iki filmini yöneten Bryan Singer, bu sefer Superman Returns' ü çekmeyi tercih edip yönetmen koltuğunu Brett Ratner' a devrediyor. Filme geçersek, Son Direniş bizi 20 yıl öncesini anlatan bir sahne ile karşılıyor.  İleride Magneto olacak olan Erik Lehnsherr ile o zamanlar daha yürümekte olan Charles Xavier, Jean' i okullarına almak için Grey ailesini ziyaret ediyorlar ve o zaman daha çocuk olan Jean' in diğerlerinden ne kadar güçlü bir mutant olduğunu görüyorlar. Xavier, ''Bu gücü sen mi kontrol ediyorsun yoksa o mu seni kontrol ediyor?'' diyerek gücünü orantılı ve kontrollü bir şekilde kullanmayı teklif ediyor. Film ilerledikçe Jean Grey hakkında daha fazla bilgiye sahip oluyoruz. Xavier, onu yetiştirirken verdiği derslerde Jean' in sahip olduğu bu gücün çok fazla olmasından dolayı onun bilincini ele geçirmemesi için zihnine psişik bir set çektiğini ve bu setin Jean' in zihninde iki ayrı bilinç yarattığı söylüyor. Birisi o gücü doğru kullanabilen ve diğer bilinci bastıran Jean Grey iken; diğeri, sahip olduğu gücün onu yönetmesiyle ortaya çıkan vahşi, açgözlü ve çok tehlikeli bir varlık olan Phoenix. Wolverine, Xavier' a bunu yapmasının doğru olmadığını, Jean' in zihnini rahat bırakması gerektiğini çünkü vahşilerin bastırıldığı zaman daha fazla sinirleneceğini söylüyor. Ancak Xavier, bunu yapmasaydı Phoenix' in Jean' i çoktan ele geçirmiş olacağını ve herkes için çok büyük bir tehlike yaratacağını belirtiyor. X2' de Phoenix' in temelleri azar azar atılmıştı ve filmin sonunda Jean arkadaşlarını kurtarmak için kendisini feda etmişti. Bu olayın etkileri Son Direniş' te hala devam ediyor. Scott Summers/Cyclops' u hala Jean' in ölümünün etkisinden kurtulamamış olarak buluyoruz. Zihninde Jean Grey' in görüntüsü ve sesi durmadan dönen Scott, Jean' in öldüğü Alkali Gölü' ne gittiğinde Jean' in hala yaşıyor olduğunu görüyor. Ancak bulduğu kişinin artık Jean olmadığını farkedemiyor ne yazık ki. Gölün içinde geçen o kadar sürede Phoenix, Jean Grey' i çoktan ele geçirmiş. Jean çok kısa süreliğine eski bilincini kazansa da Phoenix yeniden onu ele geçirip Scott' ı öldürüyor. Bunun üzerine hemen olay yerine gelen X-Men ekibi baygın halde buldukları Jean' i alıp okula götürüyor. Orada da çok kısa süreliğine Jean zihnine hakim olup Wolverine' e kendisini öldürmesini söylüyor. Ancak Jean' e duygusal olarak bağlılık duyan Wolverine bunu yapamıyor ve Phoenix yeniden ortaya çıkıp okuldan kaçıyor.

        Bütün bunlar olurken bir ilaç şirketi, yanına yaklaşıldığı zaman herkesin gücünü yok edebilen bir çocuk mutantın DNA' sından kopya alıp ''tedavi'' adını verdikleri bir ilaç geliştiriyor. Bu ilaç mutantlara uygulandığı zaman onları kalıcı olarak insana çeviriyor ve tüm mutant özelliklerini ortadan kaldırıyor. O sıralar hükümet, mutantlara karşı hiç olmadığı kadar iyimser. Hatta bu işlerle uğraşması için bir bakanlık var, bakan ise Hank McCoy/Beast. Bu tedavi, ilk başta sadece isteyen mutantlara uygulanmaya başlanıyor. Hatta hiç kimseye teniyle temas edemeyen Rogue da bu gücünden artık sıkılıp ilaç için gönüllü oluyor. Bu aşı hakkında bilgi toplaması için Magneto tarafından görevlendirilen Mystique ise filmin başında yakalanıp hapse atılmış durumda. X2' de hapisten kaçan Magneto, bu ilacın bir soykırım olduğunu ve ileride mutantların üzerinde zorla kullanılacağını düşünüyor. ''Tedavi'' adı verilen ve adıyla bile mutantları hastalıklı olarak lanse eden bu ilacın kaynağını yok etmek için bu aşıdan rahatsız olan diğer mutantları da yanına topluyor. Mystique' i kurtarırlarken güvenliğin tabancasının namlusundan çıkan aşı Magneto' ya doğru gidiyor ancak Mystique çok sevdiği Magneto' ya kendini siper ederek bunu önlüyor. Aşının saplandığı Mystique, bir anda güçlerinden yoksun bir hale geliyor ve Magneto ''Artık bizden değilsin'' deyip onu öylece bırakarak gidiyor. (Artık sona ermiş olan Mystique' in hikayesi bu noktada yarım kalmış hissi uyandırdı bende.) Bu saldırıdan dolayı mutantlara karşı iyimser davranışlarını bir kez daha kaybeden hükümet de artık harekete geçiyor. Bunu gören mutant bakan Hank McCoy görevinden istifa edip X-Men ekibine katılıyor.
   

        Phoenix' i yanına çekmekte kararlı olan Magneto ile ekibi ve Profesör X, Storm ile Wolverine Jean Grey' in evinde karşı karşıya geliyor. Aynı 20 yıl önce olduğu gibi içeri yalnızca Profesör X ve Magneto giriyor. Phoenix' in zihnini yeniden kontrol etmeye çalışan Profesör X bunu başaramıyor ve Magneto, Phoenix' in serbest kalmasının doğru olduğunu savunuyor. Bu sırada Phoenix o kadar öfkeleniyor ki önce Magneto' yu bir kenara fırlatıyor sonra da Profesör X' i paramparça edip öldürüyor. Daha sonra Magneto, Phoenix' i ikna edip yanına alıyor. Böylelikle Magneto, mutantlarıyla birlikte ilacın üretildiği ve kaynağı olan mutantın tutulduğu ünlü hapishane Alcatraz adasına doğru saldırıya geçiyorlar. (İlk filmin finali de Özgürlük Anıtı' nın bulunduğu Liberty Adası' nda geçiyordu bu arada.) Ancak bu sefer hükümet önlemini içinde aşıların bulunduğu plastik silahlar ile almış durumda. Bu yüzden Magneto ordusunu adaya köprüyü uçurarak getirmek dışında etkisiz kalıyor.


        O sırada X-Men ekibi de oraya ulaşıyor ve nihayet son savaş başlıyor. Serinin ilk filminde çok fazla göremediğimiz özel güç kullanımına (daha doğrusu az kullanılmasına) inat finalde bunun acısını çıkartıyor film. En sonunda Beast aşıyı alıp Magneto' ya saplıyor. Artık güçlerini kaybeden Magneto acı içinde Phoenix' in ortalığı toz dumana kattığını görüyor ve ''Ne yaptım ben?'' deyip kaçıyor olay yerinden. Bu sırada Wolverine, Phoenix' i durdurmak için ona yaklaşmaya çalışıyor. Artık iyice Phoenix' in eline geçmiş olan Jean' e son kez bakıyor ve Jean' in ondan son dileğini pençelerini onun karnına geçirerek yerine getiriyor.
       
Phoenix
        Savaş sonunda bitiyor ve X-Men okulunun bahçesinde Jean Grey, Scott Summers ve Profesör X' in mezar taşlarını görüyoruz. İlk filmin finaline saygı duruşu olarak da çekildiğini düşündüğüm son sahnede artık güçlerinden mahrum kalan Magneto' yu dışarıda ilk filmin sonundaki gibi yine satranç tahtasının başında görüyoruz. Ancak bu sefer karşısında kimse yok. Ve Magneto elini bir satranç taşına doğrultuyor ve biz de taşın yerinden kıpırdadığını görüp büyük bir şokla filme veda ediyoruz. İkinci bir şok ise filmin sonunda yazan yazılardan sonra yaşanıyor. Profesör X filmin başlarında öğrencilerine ders verirken bir meslektaşının bakıcılık yaptığı yatalak, bilinçsiz ve de konuşamayan bir hastayı göstermişti. Ve öğrencilerine bir mutantın bilincini o hastanın yerine yerleştirerek yaşamasının ahlak açısından doğru olup olmadığı sorusunu yöneltmişti. İşte yazılardan sonraki kısacık sahnede bu adamın yatarken aniden mırıldandığını görüyoruz ve bakıcılığını yapan doktor ona hızla dönerek şöyle diyor: ''Charles?''
             

        Yukarıda da anlattığım üzere seride en fazla aksiyon ve görselliğe yer veren film bu. Konusu da gayet güzel ancak X2 kadar da derinlikli ve derli toplu değil. Özellikle seride ilk defa gözüken Angel isimli mutantın öyküsü iyi anlatılamıyor ve havada kalıyor. Aynı durum Mystique' te de söz konusu bu kez. Magneto' ya olduğu kadar üçlemeye de fazlasıyla hizmet eden ve yararlı olan bu karakter kesinlikle daha iyi bir sonu hakediyordu. Bu arada ilacı bulan şirketin CEO' su ve Angel' ın babası olan Warren Worthington' ı Batman Returns' teki Gotham belediye başkanını da canlandıran Michael Murph' nin oynadığını belirtelim. İkinci filmin en büyük kozlarından birisi olan Nightcrawler' ın bu filmde olmaması çok üzücü. Filmin en çok hakkını vermemiz gereken nokta ise: Phoenix. Jean Grey/Phoenix' in hikayesini başarıyla anlatıyor yapım. Hatta en başarılı sahneler Phoenix' in yine bir güç patlaması yaşayıp Profesör X' i yok ettiği sahne ve finaldeki benzer sekans. Bu bölümlerde çalan John Powell imzalı "Phoenix Rises" tüyleri diken diken ediyor. Sam Raimi' nin Spider-Man üçlemesinde Peter Parker' ın en yakın arkadaşı olan Harry Osborne' nun bütün bir seriye yayılan kötü adama dönüşme sürecinin benzerini Jean Grey olarak X-Men üçlemesinde de görüyoruz. Serideki olaylar meydana gelirken bir yandan da yavaş yavaş yeni bir kötü karakter inşa ediliyor yani. Son Direniş' in X2' den daha mı iyi olduğu konusuna gelince orada bir ikilem yaşıyorum dürüst olmak gerekirse. Hikayenin iyi yazılmış olması ve karakterler açısından X2 diyorum ancak bir X-Men filminden beklediğim asıl görselliği vermesi bakımından da Son Direniş diyorum. Öyküyü biraz daha iyi kotarabilseydi belki en iyi çizgi roman uyarlamaları arasında bile gösterebilirdim filmi. Ancak bu haliyle bile hiç seyirciyi hiç sıkıntıya boğmayan, renkli, Juggernaut ve Kitty gibi yeni mutantları gösteren, yaş ortalaması öncekilerine göre daha düşük bir X-Men ekibine sahip, yer yer heyecanlı hatta etkileyici ve gerçek anlamda görsel şölen sunan bir yapım X-Men: Son Direniş... Böylelikle X-Men üçlemesi incelemelerimizin sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir... Bakalım X-Men sonrası Logan/Wolverine' i anlatan The Wolverine' de neler olacak? Ve en önemlisi gerçekten güzel olup iş yapacak mı? Daha ileri vadede vizyona girecek ve tüm X-Men filmlerinde gördüğümüz karakterleri bir arada barındıracak olan X-Men: Days of Future Past filmi de büyük merak uyandırıyor doğrusu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu "The Batman" Bir Başka

Bir Sherlock Holmes İncelemesi

Mission: Impossible III (2006)