X-Men: The Last Stand (2006)
Bütün bunlar olurken bir ilaç şirketi, yanına yaklaşıldığı zaman herkesin gücünü yok edebilen bir çocuk mutantın DNA' sından kopya alıp ''tedavi'' adını verdikleri bir ilaç geliştiriyor. Bu ilaç mutantlara uygulandığı zaman onları kalıcı olarak insana çeviriyor ve tüm mutant özelliklerini ortadan kaldırıyor. O sıralar hükümet, mutantlara karşı hiç olmadığı kadar iyimser. Hatta bu işlerle uğraşması için bir bakanlık var, bakan ise Hank McCoy/Beast. Bu tedavi, ilk başta sadece isteyen mutantlara uygulanmaya başlanıyor. Hatta hiç kimseye teniyle temas edemeyen Rogue da bu gücünden artık sıkılıp ilaç için gönüllü oluyor. Bu aşı hakkında bilgi toplaması için Magneto tarafından görevlendirilen Mystique ise filmin başında yakalanıp hapse atılmış durumda. X2' de hapisten kaçan Magneto, bu ilacın bir soykırım olduğunu ve ileride mutantların üzerinde zorla kullanılacağını düşünüyor. ''Tedavi'' adı verilen ve adıyla bile mutantları hastalıklı olarak lanse eden bu ilacın kaynağını yok etmek için bu aşıdan rahatsız olan diğer mutantları da yanına topluyor. Mystique' i kurtarırlarken güvenliğin tabancasının namlusundan çıkan aşı Magneto' ya doğru gidiyor ancak Mystique çok sevdiği Magneto' ya kendini siper ederek bunu önlüyor. Aşının saplandığı Mystique, bir anda güçlerinden yoksun bir hale geliyor ve Magneto ''Artık bizden değilsin'' deyip onu öylece bırakarak gidiyor. (Artık sona ermiş olan Mystique' in hikayesi bu noktada yarım kalmış hissi uyandırdı bende.) Bu saldırıdan dolayı mutantlara karşı iyimser davranışlarını bir kez daha kaybeden hükümet de artık harekete geçiyor. Bunu gören mutant bakan Hank McCoy görevinden istifa edip X-Men ekibine katılıyor.
Phoenix' i yanına çekmekte kararlı olan Magneto ile ekibi ve Profesör X, Storm ile Wolverine Jean Grey' in evinde karşı karşıya geliyor. Aynı 20 yıl önce olduğu gibi içeri yalnızca Profesör X ve Magneto giriyor. Phoenix' in zihnini yeniden kontrol etmeye çalışan Profesör X bunu başaramıyor ve Magneto, Phoenix' in serbest kalmasının doğru olduğunu savunuyor. Bu sırada Phoenix o kadar öfkeleniyor ki önce Magneto' yu bir kenara fırlatıyor sonra da Profesör X' i paramparça edip öldürüyor. Daha sonra Magneto, Phoenix' i ikna edip yanına alıyor. Böylelikle Magneto, mutantlarıyla birlikte ilacın üretildiği ve kaynağı olan mutantın tutulduğu ünlü hapishane Alcatraz adasına doğru saldırıya geçiyorlar. (İlk filmin finali de Özgürlük Anıtı' nın bulunduğu Liberty Adası' nda geçiyordu bu arada.) Ancak bu sefer hükümet önlemini içinde aşıların bulunduğu plastik silahlar ile almış durumda. Bu yüzden Magneto ordusunu adaya köprüyü uçurarak getirmek dışında etkisiz kalıyor.
O sırada X-Men ekibi de oraya ulaşıyor ve nihayet son savaş başlıyor. Serinin ilk filminde çok fazla göremediğimiz özel güç kullanımına (daha doğrusu az kullanılmasına) inat finalde bunun acısını çıkartıyor film. En sonunda Beast aşıyı alıp Magneto' ya saplıyor. Artık güçlerini kaybeden Magneto acı içinde Phoenix' in ortalığı toz dumana kattığını görüyor ve ''Ne yaptım ben?'' deyip kaçıyor olay yerinden. Bu sırada Wolverine, Phoenix' i durdurmak için ona yaklaşmaya çalışıyor. Artık iyice Phoenix' in eline geçmiş olan Jean' e son kez bakıyor ve Jean' in ondan son dileğini pençelerini onun karnına geçirerek yerine getiriyor.
Phoenix |
Yukarıda da anlattığım üzere seride en fazla aksiyon ve görselliğe yer veren film bu. Konusu da gayet güzel ancak X2 kadar da derinlikli ve derli toplu değil. Özellikle seride ilk defa gözüken Angel isimli mutantın öyküsü iyi anlatılamıyor ve havada kalıyor. Aynı durum Mystique' te de söz konusu bu kez. Magneto' ya olduğu kadar üçlemeye de fazlasıyla hizmet eden ve yararlı olan bu karakter kesinlikle daha iyi bir sonu hakediyordu. Bu arada ilacı bulan şirketin CEO' su ve Angel' ın babası olan Warren Worthington' ı Batman Returns' teki Gotham belediye başkanını da canlandıran Michael Murph' nin oynadığını belirtelim. İkinci filmin en büyük kozlarından birisi olan Nightcrawler' ın bu filmde olmaması çok üzücü. Filmin en çok hakkını vermemiz gereken nokta ise: Phoenix. Jean Grey/Phoenix' in hikayesini başarıyla anlatıyor yapım. Hatta en başarılı sahneler Phoenix' in yine bir güç patlaması yaşayıp Profesör X' i yok ettiği sahne ve finaldeki benzer sekans. Bu bölümlerde çalan John Powell imzalı "Phoenix Rises" tüyleri diken diken ediyor. Sam Raimi' nin Spider-Man üçlemesinde Peter Parker' ın en yakın arkadaşı olan Harry Osborne' nun bütün bir seriye yayılan kötü adama dönüşme sürecinin benzerini Jean Grey olarak X-Men üçlemesinde de görüyoruz. Serideki olaylar meydana gelirken bir yandan da yavaş yavaş yeni bir kötü karakter inşa ediliyor yani. Son Direniş' in X2' den daha mı iyi olduğu konusuna gelince orada bir ikilem yaşıyorum dürüst olmak gerekirse. Hikayenin iyi yazılmış olması ve karakterler açısından X2 diyorum ancak bir X-Men filminden beklediğim asıl görselliği vermesi bakımından da Son Direniş diyorum. Öyküyü biraz daha iyi kotarabilseydi belki en iyi çizgi roman uyarlamaları arasında bile gösterebilirdim filmi. Ancak bu haliyle bile hiç seyirciyi hiç sıkıntıya boğmayan, renkli, Juggernaut ve Kitty gibi yeni mutantları gösteren, yaş ortalaması öncekilerine göre daha düşük bir X-Men ekibine sahip, yer yer heyecanlı hatta etkileyici ve gerçek anlamda görsel şölen sunan bir yapım X-Men: Son Direniş... Böylelikle X-Men üçlemesi incelemelerimizin sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizdir... Bakalım X-Men sonrası Logan/Wolverine' i anlatan The Wolverine' de neler olacak? Ve en önemlisi gerçekten güzel olup iş yapacak mı? Daha ileri vadede vizyona girecek ve tüm X-Men filmlerinde gördüğümüz karakterleri bir arada barındıracak olan X-Men: Days of Future Past filmi de büyük merak uyandırıyor doğrusu...
Yorumlar
Yorum Gönder