Makinist ve Kader Ajanları: Benzerlerinin Birleşimleri

        Bugün benim ilginç bulduğum bir ortak noktaya sahip olan iki ayrı filme değinmek istiyorum biraz. İkisi de herkesin bildiği ve genel olarak sevilen yapımlar. Konu olarak hiçbir alakaları da yok. Biri 2004 yapımı The Machinist (Makinist), biri de 2011 yapımı The Adjustment Bureau (Kader Ajanları). Benim ikisi arasında ortak gördüğüm bağ ise şu: İki film de kendi tarihlerinden önce çekilmiş benzer güzel filmlerin bir buluşması olarak görülüyor. Makinist; Fight Club (Dövüş Kulübü) ve Memento (Akıl Defteri) ' nun, Kader Ajanları ise Inception (Başlangıç) ve Bourne serisinin birleşimi gibi varsayılıyor.
     
        Makinist ile başlayalım. Filmin başkarakteri Trevor Reznik, dediğine göre yaklaşık bir yıldır uyuyamamaktadır ve gitgide berbat bir görünüm almaktadır. Başlangıçta onunla iyi geçinen iş arkadaşları onun için endişelidirler. Ancak Reznik yine de hayatını sürdürebilmektedir. İşi dışında, bir hayat kadınıyla ve de bir hava limanında çalışan bir garsonla takılmaktadır. Bu şekilde idare edebildiği hayatı, birden ortaya çıkan gizemli bir adamla değişir. Bu adam bir yıllık uykusuzluğun bir sonucu mudur yoksa tanıdığı bütün insanlar ona karşı bir komplo mu kuruyorlardır? Reznik'in psikolojik mücadelesi asıl şimdi başlayacaktır. Başrolde benim en sevdiğim aktörlerden biri olan Christian Bale oynuyor ve Trevor Reznik gibi oynaması oldukça zor bir rolün altından başarıyla kalkıyor. Bale, bu rol için oldukça fazla kilo kaybetmiş. Oyuncuya o zaman yaptığı diyet sorulunca verdiği cevap şudur: ''Yemedim''. Oyuncunun oynadığı rolleri yıllara göre sıralayarak rol için beden ölçüsünü ne kadar değiştirebildiğini gösteren resimleri mutlaka siz de görmüşsünüzdür. Bu film için inanılmaz zayıf bir kılığa bürünen Bale, hemen bir yıl sonraki Batman Begins filmi için yeniden kilo almış ve kas yapmıştır. Böylelikle yepyeni bir kılığa bürünmüştür. Bu olay benim oyunculukta çok önemsediğim bir noktadır. Oyuncunun mesleğini ne kadar ciddiye aldığını gösteren şeylerdir bunlar. Yine aynı oyuncunun The Fighter filmindeki halini unutmak mümkün mü? Mesela bu sene Anne Hathaway de Les Misérables (Sefiller)'da ki Fantine rolü için kilo vermiştir. Hatta oyuncu sağlıksız diye, yaptığı diyeti basına vermemiş.
     
Christian Bale: Soldaki Trevor Reznik (2004) ve
Sağdaki Bruce Wayne (2005)
        Şimdi filme geri dönelim. Hatırlarsanız Fight Club' ın baş karakteri de bir uykusuzluk problemi çekiyordu. Ve bu uykusuzluk filmin gidişatını belirliyordu. Makinist' te de durum böyle. Spoiler vermemek için daha ileri gitmeyeceğim. Christopher Nolan' ın özellikle eleştirmenler tarafından çok sevilen kara filmi  Memento' nun merkezinde de Reznik gibi bir karakter var. İki karakter de benzer ruh hallerine sahip. Memento' daki karakterin hafızası oldukça zayıftı hatırlarsanız. Her şeyi oldukça kısa bir sürede unutuyordu. Tüm olanları unutmamak içinse her şeyi küçük not kağıtlarına yazıp çiziyordu. Makinist' te de Reznik yapacağı bazı işleri notlara yazan bir karakter. Faturaları, kirayı öde gibi yazıların olduğu bu kağıtlardan bir tanesindeki adam asmaca bilmecesi filme hoş bir derinlik katıyor. Ayrıca tüm bu uykusuzluk durumu yine bir Christopher Nolan filmi olan 2002 yapımı Insomnia ile de  benzerlik taşıyor. Trevor Reznik' i oynayan Christian Bale' in 2005' ten itibaren Christopher Nolan' ın gözde oyuncularından biri olması da ilginç bir ayrıntı aynı zamanda.
     
        Şimdi de Kader Ajanları' ndan bahsedelim. Bir politikacı olan David Norris (Matt Damon), seçim zamanı tuvalette Elise Sellas (Emily Blunt) isimli bir dansçı ile tanışır. Aralarında bir ilişki filizlenecekken şapkalı, pardösülü bir grup adam ortaya çıkar. Bu adamların görevi dünyada herşeyin gerektiği gibi gitmesini sağlamaktır. Ancak yanlış anlaşılmasın, bu adamlar kahramanlık yapmaya falan çalışmıyorlar. David' in politikacı olabilmesi için ailesinin ölümünde yine parmağı var bu adamların.  Herşeyin planlandığı gibi gitmesini sağlıyorlar. Herkesin kaderi bir defterlerde belirli. Eğer bu deftere aykırı bir olay olursa bu adamlar olaya müdahale etmek zorunda kalıyorlar. İşte yine bu deftere göre David ve Elise asla birlikte olmamalı. Emir tepeden verildiği için ajanlar dahil kimse bu emrin nedenini bilmiyor. Bir ajanın yaptığı bir yanlışlık sonucu David o gün üstüne kahvesini dökmüyor, otobüsüne tam saatinde biniyor ve otobüste tesadüfen Elise ile karşılaşıyor. Bu ajanlar da bu hatanın yol açtığı aşkı engellemek için herşeyi yapıyorlar. Konu oldukça özgün ve de gizemli. Kader, defter gibi ögeler konuyu mistik bir hale getiriyor ayrıca. Sanki bu ajanlar melek ve başkanları da Tanrı. Bu Ayarlama Bürosu' nun üst rütbeli ajanı Thompson (Terence Stamp), David' e kendilerinden bahsederken seyirciyi de bu konuda aydınlatıyor. Bu işi insanlık tarihinin en başından beri yaptıklarını, ateş ve tekerleği insanlara keşfettirdiklerini ve Antik Roma' ya kadar bu müdahalelerine devam ettiklerini belirtiyor. İşlerin bir plana göre işlemeye başladığı bu dönemden sonra ortadan kayboluyorlar. Ta ki Karanlık Çağ' a kadar. İnsanlığın kötüye gittiğini fark edince Rönesans ve Reform ile yeniden ortaya çıkıyorlar. İşleri yoluna koyup yine gidiyorlar. Ancak 20. yy' da büyük savaşların olmasıyla yeniden dönüyorlar. O zamandan beri de devam ediyorlar. Öykünün kendisi zaten bir derinliğe sahip. Bu da aslında yönetmene kolaylık sağlıyor. Öyküyü seyirciye anlatabilirse derinlik de kendiliğinden gelecek. Yönetmen George Nolfi, bu öyküyü seyirciye anlatabilmeyi başarıyor. Ancak film, ince eleyip sık dokunduğunda açık verecekmiş bir his taşıyor üzerinde. Bu kurulan mantıksal sistemin dibine kadar da sağlam olmadığı havası bazı izleyicileri olumsuz etkileyebilir belki. Bilim-kurguda seyirciyi bu sağlamlığa tamamen inandırmak zordur elbette. Mesela, Inception bunu başarabilen az sayıdaki bilim-kurgulardan biriydi. İşte Kader Ajanları' nın bu yolda nefesi kesiliyor. Ancak genel olarak seyirciye özellikle özgün senaryosuyla keyif veren bir yapım. Özellikle finalde Matt Damon' ın kapılardan geçerek zamanında gideceği yere ulaşmaya çalıştığı sahne ve  kaçış sahneleri, yine Damon' ın oynadığı Bourne üçlemesini hatırlatıyor üstelik.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu "The Batman" Bir Başka

Bir Sherlock Holmes İncelemesi

Mission: Impossible III (2006)