X-Men' in en çok sevilen karakterinin beyazperdedeki öyküsüne kronolojik olarak bakarsak, 2009 yılında vizyona giren X-Men Başlangıç: Wolverine bizi karakterin köklerine götürmüştü. Logan' ın Wolverine ismini nasıl aldığına, iyileşme özelliğinin ve ellerinden çıkan kemik pençelerin doğuştan geldiğine ama sonra Weapon X projesi ile pençeleri dahil tüm kemiklerinin
adamantium isimli çelikten daha güçlü bir madde ile kaplandığına şahit olmuştuk. Sonraları X-Men ekibine katılan Wolverine' i bu ekibin bir parçası olarak üç filmde izledik. Üçlemenin son filmi Son Direniş' te Wolverine' nin sevdiği kadın Jean Grey, onun kollarında ölmüştü. O filmde Wolverine' i X-Men okulunun avlusunda dışarı doğru bakarken görmüştük en son. Geçen Cuma günü vizyona giren The Wolverine ise karakterin tüm bunlardan sonra yaşadığı olayları anlatıyor. Jean' i kaybetmesinin etkilerinin şiddetli bir şekilde devam ettiği ve ölümsüzlüğün ona ağır geldiği bir zamanda kendini tamamen salmış bir Logan buluyoruz. Öyle ki Wolverine ismini bile reddediyor artık. Bununla bağlantılı olarak ta baştan söyleyeyim, X-Men evreninde geçen yapımlar arasında en X-Men olmayan film bu. Filmde Wolverine dışında sadece iki mutant var. Biri tüm film boyunca ''Wolverine' nin bodyguard' ıyım.'' diye geçinen, özel gücü ise insanların ölümlerini önceden görebilme olan
Yukio, diğeri ise Marvel evreninin aynı zamanda filmin kötü karakterlerinden biri olan
Viper. Yukio' nun sahip olduğu güç, filmin konusunu göz önünde bulundurduğumuzda daha anlamlı bir hale geliyor aslında. Çünkü Viper yüzünden Wolverine daha önce hiç olmadığı kadar bir ölümlü oluveriyor bu filmde. Bu arada filmin en zayıf bulduğum unsurlarından birisi Viper. Filmin başından sonuna kadar ne olduğu belirsiz bir karakter kendisi. Bir bakıyoruz doktor, bir bakıyoruz kötü mutant, bir bakıyoruz kimyacı... Tam olarak ne istediğini kendisi de bilmiyor. Açıkçası Viper' ı daha filmi izlemeden önce bayağı merak ediyordum ama şimdi bakıyorum ki beyazperdeye hiç iyi aktarılamamış.
|
Viper (solda) ve Yukio (sağda) |
Yashida ailesinin film boyunca izlediğimiz ve öğrendiğimiz hikayesi sıradan bir aksiyon filmini hatırlatacak kadar klişelerle dolu. Hatta az daha bir yerlerden Jean-Claude Van Damme fırlayacakmış gibi hissettiğim de oldu. Filmin en iyi bölümlerinden biri olan açılış sahnesi ve finalde karlı yolda geçen hareketli sahneler dışındaki aksiyon sekansları zaman zaman sıkıcıydı. Başta Kanada' da geçen ayı-avcı sahneleri de öyle çok başarılı değildi bence ama Hürriyet Keyif yazarı Ömür Gedik o sahneyi övmüş de övmüş ve filme bir ''başyapıt'' demediği kalmış. Bence filmin izlemesi en zevkli bölümü Tokyo' daki hızlı tren üzerinde geçen dövüş sahnesiydi. Filmi pazarlayabilmek için film vizyona girmeden önce yayınlanan bu sahneyi eğer önceden izleseydim bu zevki de alamayacaktım doğrusu. X-Men' in en sevdiğim karakterini Wolverine bilirdim ben ama bu filmle anladım ki gözlerim Wolverine dışında başka mutantlar da arıyor. X-Men Başlangıç: Wolverine de karakterin solo bir filmiydi ancak bünyesinde izlemesi zevkli olan başka mutantlar da barındırıyordu The Wolverine' e oranladığımızda. Hugh Jackman, hikaye Japonya' da geçtiği için çok memnun olmuş ama ben Wolverine' in Japonya seferini bu seferlik yok saysam çok mu ayıp etmiş olurum? Filmden ne kadar zevk alacağınız ondan ne beklediğinizle bağlantılı burada. Siz de benim gibi X-Men filmlerindeki mutantların çeşitliliği, problemleri, yaşayışları gibi meselelere ilgiliyseniz The Wolverine bu anlamda sizi eli boş yollayacaktır evinize. Tabi film biter bitmez hemen salondan çıkarsanız... Çıkmayın, arkanıza yaslanın ve sakin sakin yazıların geçmesini bekleyin. Çünkü filmin tamamı boyunca hissetmediğiniz kadar bir heyecan silsilesi orada bekliyor. X-Men Üçlemesinin son filmi Son Direniş' in yazılardan hemen önceki sahnesini ve yazıların bitmesinden sonraki sürpriz sahneyi hatırlayanlar için çok ta spoiler riski taşımayacaktır ama hatırlamayanlar için uyarımızı yapalım yine de. (Hatırlamak istiyorsanız
Son Direniş incelememize buyurun...)
SPOILER Güçlerini yeniden kazanmış bir Magneto mu desem, dirilmiş bir Profesör Charles Xavier mi desem... SPOILER. Bu sahne işte film boyunca aradığımız şeyleri çok iyi özetliyor aslında. Aynı zamanda 2014' te vizyona girecek olan
X-Men: Days of Future Past filmi için açık kapı bırakıyor. X-Men: Days of Future Past' ın hem First Class' ın hem de Son Direniş' in devamı niteliğinde olacağını da belirtelim...
Yorumlar
Yorum Gönder