Batman' den Bir Noel Filmi: Batman Returns

        Havalar iyice soğudu. Noel yaklaşıyor ve yılın sonu yavaş yavaş geliyor artık. Artık havaya da girmek lazım. Bu yüzden bugün Batman Returns' ü (Batman Dönüyor) izledim. Artık kaçınca defa izlediğimi ben bile bilmiyorum. Kendimi bildim bileli defalarca izlemişimdir. Hatta hayatımda en fazla izlediğim filmlerden biridir. Tim Burton yapımı Batman (1989), Batman Returns (1992) ve Joel Schumacher' in çektiği Batman Forever (1995), Batman & Robin (1997) filmlerinin oluşturduğu Batman Legacy serisini her sene en az bir kez izlerim zaten. Ama bu sefer sadece Batman Returns' ü izledim. Yazın Christopher Nolan' ın Kara Şövalye üçlemesinin ilk iki bölümünü izlemeye The Dark Knight Rises' ın vizyona gireceği günden iki gün önce başlamıştım. Üçüncü gün Rises' ı izlemiştim. Nolan' ın Batman' ine iyi konsantre olmak için Legacy serisini bu yaz tazelememiştim. Hem bu nedenden ötürü, hem Batman Returns' ün en sevdiğim Legacy serisi filmi olmasından dolayı hem de Noel ruhunu yakalayabilmek için izledim bu filmi. Noel zamanında geçen tek Batman filmi olan Batman Returns bana bu ruhu yakalamamda yardımcı oldu bir kez daha.

Cobblepot ebeyenleri
        O enfes giriş sekansı ve orada çalan müzik, Penguen' in ebeynleri tarafından kanalizasyona bırakılmasına kadar muhteşem bir şekilde sürüyor. Çalan müzik, görüntüye o kadar uygun ki sahne müzikal hissi veriyor seyirciye sanki. Defalarca izlemiş olmama rağmen hala bu açılış sahnesinde tüylerim diken diken olur. Elleri yerine yüzgeçleri olan bu ''kuş çocuk'' un tam bir kötüye dönüşmesindeki ilk adımı ailesi atar böylece. Daha ilk Noel' inde böyle inanılmaz bir dışlanma ile karşılaşması onda yıllar geçtikçe artan topluma katılma arzusunu tehlikeli bir boyuta sürükler. 33 yıl sonra Gotham' ın başına bela açacak bir ucubeye dönüşüne kadar sirklerde çalışır ve yolculuk yapar. Filmde Bruce Wayne' in Yarasa Mağarası' nda yaptığı araştırma sayesinde bu sirkin gittiği bir şehirde yaşayan çocukların bu sirk çalışanları tarafından kaçırıldığını, daha sonra sirkin kapatıldığını ama suçlulardan birinin ortadan kaybolup yakalanamadığını öğreniriz. Bu malum kişi de şüphesiz ki Penguen' dir.
     
Genç Burton, Batman Returns setinde.
        Tim Burton' ın neredeyse bütün filmlerinde gördüğümüz tuhaf aile yapısı bu filmde de kendini gösteriyor Penguen' in ailesi aracılığıyla. Hatta bu aile o kadar çok gariptir ki çocuklarını ufacık bir parmaklıklı bölmesi olan dört yanı kapalı bir kafese kapatmışlardır. Daha önce okuduğum bir röportajda Burton' ın ''her aile biraz tuhaftır'' ya da ''her ailede tuhaflık vardır zaten'' benzeri bir cümlesini hatırlıyorum. Burton' ın çocukluğuna indiğimiz de onun da sahip olduğu ''tuhaf aile'' nin etkilerinin daha o zamandan başladığını anlayabiliriz. Hatta bu tuhaflık o zamanlar 26 yaşındaki Burton' ın Disney' den kovulmasına yol açacaktır. Danny DeVito' nun candırdığı Penguen' in bir sirk mensubu olduğunu söylemiştik yukarıda. Yıllar sonra yine Burton imzalı çok sevdiğim Big Fish' te Danny DeVito' yu sirkin başındaki adam olarak görmek bana çok ironik ve de hoş gözükmüştü.
     
İşte filmin adının belirdiği etkileyici an.
        Cobblepot ebeynlerinin henüz kundaktaki çocuklarını kanalizasyona atmasıyla başlayan jenerik geçen yıllara rağmen hala oldukça etkileyici. Bu etkileyicilik ise serinin ilk filminde de görev yapan Danny Elfman' ın bestelediği harika müziklerden ve de Burton' ın alışık olduğumuz gotik atmosferinin jenerikte kendini başarılı bir halde hissettirmesinden güç alıyor. Elfman ilk Batman filmi için bestelediği Batma Theme' i yeniden düzenleyerek bu stilize jeneriğe yerleştirmiş ve ortaya bana göre sinema tarihinin en iyi jeneriklerinden biri çıkmıştır. Kanalizasyonun başlangıcında o ''Batman Returns'' yazısının belirmesi ve yazının arkasından yarasaların çıkması tüyleri diken diken ediyor.
     
Gotham City' nin uzaktan görünümü.
        Burton' ın yarattığı Gotham' dan söz edelim biraz. Çizgi romana oldukça sadık, gotik bir Gotham atmosferi ile karşı karşıyayız. 1940' ları hatırlatan üst geçitler, ışıldaklar, binalar (özellikle Penguen' in ailesinin kayıtlarını aradığı arşiv binası) uzak çekimlerde seyirciye göz zevki veriyor. Hatta bu atmosferden 1992 senesinde başlayan Batman: The Animated Series' in de oldukça etkilendiğini söylemek gerekir. Bu havanın çizgi-dizide yakalanması içinse Dark Deco isimli yeni bir çizim stili yaratılmıştır. 1989 yapımı Batman' de Gotham' daki kokuşmuşluk daha fazla hissedilirken Batman Returns' deki Gotham şehrin öncesine oranla daha güvenli gözüküyor. Bu değişimi Batman' in ortaya çıkışının etkilediği aşikar. Ama Noel zamanı olmasının da bunda katkısı vardır mutlaka. Lapa lapa yağan bembeyaz kar, Gotham Meydanı' ndaki kocaman Noel süslemeli çam ağacı vb. gibi etkenler Gotham' ı daha fazla normal gösteriyor olumlu anlamda. (Not: Batmobile'in tekerleklerindeki karlar beni her zaman cezbetmiştir.)

Bruce Wayne ve Max Schreck
        Gotham halkı mutlu bir Noel geçireceğini düşünürken işin perde arkasında işler pek iyi gitmiyor. Gotham' ın tam merkezinde tepesinde adının da yazılı olduğu kocaman bir gökdeleni olan Max Schrek isimli fırsatçı mı fırsatçı bir iş adamı Gotham' a enerji bir santrali kurmak için Belediye Başkanı' nı ikna etmeye çalışıyor. Ama Başkan haklı olarak zaten yeterince enerji kaynaklarına sahip olduklarından bahsediyor. Ancak Schrek enerji, güç gibi şeylerin her zaman fazlası olması gerektiği söylüyor. Hatta milyarder Bruce Wayne' den de projeye yatırım yapmasını istiyor. Wayne, Schrek' e güvenmediği gibi bu işin arkasında bir şeylerin olduğunu düşündüğünden Schrek' i reddediyor ve yeni bir düşman da kazanıyor aynı zamanda. Max Schrek' i filmde Christopher Walken oynuyor. Beyaz saçları ve de papyonuyla ilginç bir tip oluşturuyor perdede. Walken' ın rolünde oldukça başarılı olduğunu da söylemek lazım.
     
Değişim öncesi Selina Kyle
        Schrek' in tam bir ''loser'' olan sekreteri Selina Kyle ise Gotham' da yalnız yaşayan bir kız kurusu. Hayatında hiç birşey yolunda gitmiyor ama evi sanki bir masal diyarı hatta Fransız izlenimciliği buram buram hissediliyor. Her taraf pembe, duvarda yine pespembe yanan bir ''Hello There'' yazısı, sevimli peluş oyuncaklar, evdeki kediler... Bayan Kyle' ın yuvasında bir erkek eksik sanki. Erkekleri de bazen iticiye kaçadabilen davranışlarıyla uzaklaştırıyor kendisinden ne yazık ki. Batman' in filmin başında günü kurtarırken Selina Kyle ile karşılaştığı anda Selina' nın davranışları buna bir örnek. Zaten Batman de durumu iyi anlatan, manidar bir bakış fırlatıyor ona. Telesekreterden annesinin ona gönderdiği mesajlardan anlıyoruz ki Kyle, Gotham gibi yaşanması zor bir kendi ayakları üzerinde durmaya çalışıyor. Annesi durmadan onu yanına geri çağırmasına rağmen her seferinde mesajı atlatıyor. Bu da Selina Kyle' ın bu ''loser'' havasının ailesinden kaynaklandığını anlatıyor seyirciye sanki. Ailesinin yetiştirmesi sonucu bu hale gelmiş olması muhtemel. (Burton' dan yine bir tuhaf aile daha.) Onlardan kaçarak, yeni bir hayat kurup kendi ayakları üzerinde durmak istiyor ama artık ruhuna işleyen bu mikrop onunla her yere geliyor. Ve bunun bedelini de Schrek gibi birinin sekreterliğini yaparken ödüyor ne yazık ki. Çünkü Selina Kyle, bu yeni enerji projesinin aslında enerji yaratmak için değil de Gotham' da ki hali hazırda enerjiyi depolamak ve kendi lehine kullanmak için başlatıldığını farkediyor. Schrek ise hıncını öyle bir çıkarıyor ki ondan...
     
Catwoman
        1999 yapımı Fight Club' ta Brad Pitt' in canlandırdığı Tyler Durden' ın felsefesini hatırlamak gerekir bu noktada. Bu içine konduğumuz ve yaşamak zorunda bırakıldığımız acı dolu hayattan kurtulmak için tam manasıyla dibe vurarak kendimizi bulmalıyız. İşte Bayan Kyle' a da aynen öyle oluyor. Hatta durum mecazı da aşıyor ve Kyle binanın camından aşağı uçarak gerçekten dibe kötü vuruyor. Ancak Selina Kyle öyle bir uyanıyor ki bütün sistemden nefret ediyor artık. Öncelikle evine sakin ve bitkin bir halde gidip her zamanki gibi kedisine sütünü veriyor. Ve yine telesekreterini dinlemeye başlıyor. Yine annesinin bunaltıcı mesajları ile karşı karşıya kalıyor. En sonunda aşalağıcı bir parfüm reklamından sonra tam anlamıyla çileden çıkıyor. Elindeki sütü fırlatıp o ''masalsı'' olan ama içindeki yaşamın hiçte öyle olmadığı evi dağıtmaya başlıyor. Hayatındaki bütün olumsuzlukların acısını çıkartıyor resmen. Aile, erkekler, aşk, adalet, şuan ki sistem ile ilgili bütün rezillikler kafasının içinde çılgınca dönüyor resmen. Bir insanın patlama noktasına gelip gerçekten patladığı bu sahneye Danny Elfman' ın Selina Transforms isimli parçası damga vuruyor. Yine müzikle görüntünün müthiş uyumuna dikkat! İzleyiciye Selina' nın içindeki kaosu hissettiren çok kaliteli bir parça bu. Yine bu sahnede Michelle Pfeiffer döktürüyor adeta. Bütün o peluş oyuncakları paramparça ediyor, duvardaki Hello There yazısının ''o'' ve ''t'' harflerini kırıyor ve ortaya Hell Here (Cehennem Burada) yazısı çıkıyor. En sonunda Selina Kyle, Catwoman haline geliyor. Bu yozlaşmış dünyanın Batman' i haketmediğini, artık Batman' in ortadan kalkıp Schrek gibilerinin kurtarılmasını korunmasını istemiyor. Kurunun yanında yaşın da yanacak olması umurunda değil yani. Bunun içinde şehrin yükselen yıldızı Penguen ile işbirliği yapıyor. Neden yükselen yıldızı dedim? Hemen açıklıyorum...

Penguen, nam-ı diğer Oswald Cobblepot
        Filmin başında Penguen, halkın gözbebeği olan Max Schrek' i kaçırarak kendisine yardım etmesi için tehdit eder. İstediği kendisini halkın arasına kazandırmasıdır. Yukarıda normal biriymiş gibi yaşamasına yarım etmesidir. Çünkü bunu yapabilecek tek kişi odur. Bu sahnede insan Penguen' e acımadan edemiyor. Daha ilk Noel' inde kanalizasyona atılıp bir daha normal bir insan hayatı yaşayamayan Penguen' in en doğal isteğidir. Bizim günlük hayatta yaptıklarınızdan başka bir şey istemiyordur başta. Schrek' e senin tuvalete attıklarını ben burada kullanırım der ve onun şirketinin ürettiği mallarda kullandığı bütün pis, zararlı atıkların o kanalizasyonda bulunduğunu, bütün gizli ve kirli anlaşmalarının kağıt parçalarının elinde bulunduğunu, ve Schrek' in öldürdüğü eski ortağının cesedine sahip olduğunu belirtir. Bunlara ortaya çıkarak onu bitirmek ile tehdit eder Penguen. Tehdit işe yarar, Schrek ve Penguen ile anlaşır. Ancak Penguen' in hırsı ve görmemişliği onu Schrek' in rüzgarına kaptırır. Schrek bu enerji projesi için anlaşamadığı belediye başkanını indirip yerine Penguen' i getirerek emellerine ulaşma planları yapmaktadır. Penguen bunu ilk öğrendiği anda bunun doğru ve de uygun olmadığını söyler. Başkanı indirmek için şehri kaosa sokmak gerekecektir çünkü. Ancak Penguen' in bu tereddütü açgözlülüğü sayesinde birkaç saniyeyle sınırlı kalır. Schrek' in planına uyacak, eski sirkteki dostlarını sokağa salacak, Başkan' ı indirip yerine geçecek, ömür boyu yıllarca göremediği saygıyı görerek hayatını kadınlarla, kızlarla yaşayarak geçirecektir.

        Penguen' in görmemişliği burada açgözlü olmasında çok büyük etken. 33 sene hiçbir dünyevi normalliğe sahip olamayıp birden toplum içine karışmanın sonucu bunlar oluyor işte. Geçmişte sirk mensubuyken sirkin bulunduğu şehirlerdeki çocuk kaçırma skandallarına bakarak da karakter olarak da Penguen' in intikamcı bir yapıya sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu sirk çılgınları, ucubeleri sokağa salınınca da Batman de zor durumda kalır. Catwoman ve Penguen' in planları işe yarar, halkın Batman' e olan inancı kırılır. Şehirdeki asıl ucubenin Batman olduğu gösterilir halka. Polislerde Batman' e düşman kesilmişlerdir hatta. Daha gerisini anlatmayayım. İzlememiş olanlar mutlaka izlesinler...
     
Batman' in Selina Kyle' ın garip davranışları karşısındaki bakışları...
        Senaryoya baktığımızda bazı sahnelerin sanki roman okuyormuşuz izlenimi vermesi dikkat çekiyor. Yani bazı sahnelerde karakterlerin (özellikle Penguen' in) cümleleri uzun ve çok sanatsal. Sanki bir romandaki karakterin konuşmasını okuyormuşuz gibi yani. Bu dallı budaklı sanatlı cümleler filme de sanatsal bir hava katmış bana göre. İçerik olarak da senaryo çok doğru yerlere dokunmayı başarıyor. İnsan-ucube ilişkisi çok iyi işleniyor. Mesela, Penguen' in ilk insan içine çıktığı sahnede Bruce' un televizyon karşısında şüpheli bakışlarla Penguen' i süzmesi ve de o sırada Noel ağacını süsleyen Alfred' in bu şüphecilik karşısında ''Belki de bu şehirdeki tek ucubenin siz olmasını istiyorsunuzdur.'' demesi çok güzel bir kısım. Filmin finalindeki Batman - Penguen kapışmasında Penguen' in ''Beni gerçek bir ucubeyim diye kıskanıyorsun. Çünkü sen ucube olabilmek için maske takmak zorundasın'' dediği bölüm buna başka harika bir örnektir. Toplum içine karıştıktan sonra iyice de bu yaşama alışmaya başlayan ve kendisini çok büyük bir istekle bu dünyanın bir bireyi sayan Penguen ''Ben bir insanım! Adım Oswald Cobblepot!'' diye bağırır filmde. Filmin sonlarına doğru kendisi için işler yolunda gitmediğindeyse çılgınca bağırarak ''Ben Penguen' im ve bir hayvanım'' der. İnsanlıktan nefret ediyordur artık. Senaryonun doruk noktasına çıktığı bir başka yer Batman ve Catwoman sahneleri. Özellikle finalde Batman' in Catwoman' a yaklaşımı, ''Biz biriz'' demesi... Kısaca senaryo, filmin bir afişinde yazdığı gibi The Bat (Yarasa), The Penguin (Penguen) ve The Cat (Kedi) üçlüsünün çatışmasını anlatıyor seyirciye. Ve bunda da çok başarılı.

        Danny DeVito, Penguen rolünde harikalar yaratıyor. O rolde zaten başkasını düşünemiyorum. Çizgi romandakine çok benzeyen bir fiziği var zaten DeVito' nun. Michael Keaton ise rolüne önceki filmden kaldığı yerden devam ediyor. O dönem Keaton' ın adı batman olarak duyurulduğunda fanlar bu seçime tepki göstermişlerdi. Ancak Keaton' ı bu rolde izledikten sonra herkes görüş birliğine varmıştı: Keaton, harika bir Batman' di. Ayrıca Keaton, Batman Returns' teki rolüyle beyazperdede Batman rolünü oynayan en yaşlı oyuncu ünvanına sahip. İlk Batman rolünü 38 yaşında oynayan aktör, bu filmde 41 yaşında. Sinema ve televizyon tarihinin en iyi iki Batman' inden de biridir benim için. Öbür en iyi, herkesin tahmin ettiği gibi Christian Bale. Michael Keaton' a hem Bruce Wayne hem de Batman rolü çok yakışıyor. Kostümlü hali ise son derece asaletli. Bakışlarıyla çok şey anlatıyor maskesinin arkasından. İlk filmden sonra biraz daha modern hale getirilen kostüm öncekine oranla üstünde çok daha şık duruyor. Keaton' ı bu rolde son defa görmek çok üzücü. (Burton olmadan devam etmek istemeyince rol de Val Kilmer' ın oluyor.) Ayrıca Alfred ile iki filmdir aralarında tutan kimyada oldukça inandırıcı. Filmde Selina Kyle' ın dediği gibi ikisi ''şövalye ve uşağı'' hayatı yaşıyor adeta. Hem oyunculuk anlamında hem de senaryo bakımından Alfred - Bruce ilişkisi çok başarılı. The Dark Knight Rises' ta izlediğimizden çok farklı bir Catwoman var burada. Gerçek Kedi Kadın bu filmde diyebiliriz hatta. Anne Hathaway' in performansını Rises' ta çok beğenmiştim. Ancak Nolan' ın gerçekçiliği içinde Catwoman ancak o kadar işlenebilirdi. Daha fazlası bütün serinin yapmak istediğini, üzerinde kurulduğu temeli altüst ederdi çünkü. Batman evrenindeki asıl Catwoman ise Batman Returns' ta. Michelle Pfeiffer' ın çizdiği portre mükemmel. Filmde Kedi Kadın' ı lke defa gören bir mağazanın güveliğinin ''aşık mı olsam, ateş mi etsem'' demesi herşeyi anlatıyor aslında.
     
        Tim Burton tüm filmlerinin müziğini besteleyen Danny Elfman yine çok iyi bir iş çıkartıyor. Önceki filmde kendi bestelediği tema müziğini harika bir düzenlemeyle bu filmde kullanıyor. Filmde seyir zevkinin tavan yaptığı sahnelerde onun müziklerini hep ön planda. Görüntü ile inanılmaz uyumlu ayrıca. Penguen ve Catwoman için bestelediği tema müzikleri tam bir şaheser. Filmin geçtiği Noel zamanı havasının da müziklerin içine sinmesi muhteşem yapmış albümü. Önceki filmde ünlü müzisyen Prince ile film için şarkılar besteleyen Elfman bu filmde tek bir sözlü şarkı kullanıyor. Siouxsie and the Banshees grubu ile yapılan bu muhteşem şarkının adı Face to Face. Balo sahnesinde Bruce Wayne ile Selina Kyle' ın dansettiği esnada bu şarkı çalıyor. Hem müziği hem de klibi filmin ucube havasına çok uygun.
        Michael Keaton 'ın ve Tim Burton' ın son Batman' ini mutlaka izleyin. Ayrıca filmin makyaj ve görsel efekt olmak üzere 2 dalda Oscar adaylığı kazandığını da söyleyelim. En sondaki sahnede karlı yolda arabanın içinde şoför koltuğunda oturan Alfred'in arka koltuktaki Bruce' a dediği gibi: ''Ne olursa olsun Mutlu Noeller, Mr. Wayne''

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bu "The Batman" Bir Başka

Bir Sherlock Holmes İncelemesi

Mission: Impossible III (2006)