Doctor Who 9. Sezon İlk Macera: Magician's Apprentice - Witch's Familiar
Doctor Who, nihayet dokuzuncu sezonuyla ekranlara geri döndü. Doktor adında bir Zaman Lordu'nun yüzyıllar süren maceralarını anlatan bu 52 yıllık dizi, klasik sezonlarını izlemeyip modern seriden başlayan biri için bile uzun denilebilecek bir televizyon macerasına dönüştü artık. Öyle ki Christopher Eccleston'lı David Tennant'lı bölümler hafiften nostaljik görünmeye başladı. Adı üzerinde. 9. sezon. Klasik seriden beri diziyi izleyenleri bu konuda biraz daha iyi anlayabiliyoruz sanırım. Şaka değil, efsanevi Blink'in üzerinden 8 sene geçmiş. Vay canına. Evet, asıl konumuza dönersek. Yeni sezonun ilk macerasına şöyle bir odaklanalım: Magician's Apprentice ve Witch's Familiar.
Geçen sezonun ilk bölümü olan Deep Breath'i saymazsak dizinin baş yazarı Steven Moffat'ın sezon açılışlarını başarılı bulmuşumdur. O yüzden 9. sezonun ilk macerasını böyle bir beklentiyle izledim. Kafamdaki en büyük soru şuydu: "Moffat ve diğer Doctor Who yazarları artık ilgi çekici bölümler yazmakta zorlanıyor mu?" Çünkü 8. sezonda "Listen" gibi, "Into the Dalek" gibi muhteşem bölümler olmasına rağmen bir düşüş söz konusuydu. (Sezon finalindeki rezilliğe girmek bile istemiyorum. Moffat'ın kaleminden çıkan en kötü şeydi sanırım.) Peter Capaldi gibi müthiş bir isme yazık mı oluyordu? Yoksa dizi 80'lerdeki gibi yine mi uzatmaları oynuyordu? Oyuncular buna karşı birleşip hep bir ağızdan Colin Baker misali "Doctor in Distress" mi diyecekti? Bu bakımdan 9. sezonun ilk bölümü çok önemliydi.
Magician's Apprentice ve Witch's Familiar, geçen sezonki düşüşün bilincinde olan bir hikayeye sahip. Daha başında elinin güçlü olduğu belli ediyor. Moffat'ın senaryolarında en çok beslendiği şey olan şaşırtma/sürpriz yapma taktiği gene işe yarıyor. Bunu yaparken de Tom Baker dönemi macerası Genesis of the Daleks'ten bir repliği kendine malzeme ediniyor: "Listen, if someone who knew the future pointed out a child to you and told you that that child would grow up totally evil, to be a ruthless dictator who would destroy millions of lives, could you then kill that child?"
Peter Capaldi döneminin bence en büyük farkı dizinin önceki sezonlarla daha doğrusu önceki Doktor'larla ve onların maceralarıyla barışık olması. İlk yedi sezonda böyle bir durum pek söz konusu değildi. Hele David Tennant sonrası başlayan Matt Smith dönemi utanmasa "Sezon-1" şeklinde reboot olacak kadar başkaydı. Smith'in ilk sezonu olan 5. sezonun, diziye damgasını vuran 10. Doktor Tennant'tan bu kadar kopuk olması beni çok üzmüştü o dönem. Bunu Moffat'ın tarzı olarak algılamıştım ama 50. yılda ortaya koyduğu iş Smith dönemindeki bu durumu öyle güzel temizledi ki herkes zevkten dört köşe oldu. Tek hikayelik öteki evlat 8. Doktor bile hiç olmadığı kadar Doktor'du artık. Dizi koskoca 50 yıllık bir bütün haline gelmişti. Seyircinin asıl istediği şey de buydu. Artık Capaldi döneminde eski Doktor'ların referanslarıyla karşılaşmak pekala mümkün. Artık Galiffrey adı geçtiği zaman 3. sezon soundtrack'inden "This is Gallifrey" çalıyor. Ya da Dalekler çıktığı zaman "The Dark and Endless Dalek Night" tınılarını duyuyoruz. Öyle ki 12. Doktor'un yüzünün neden Capaldi olduğu konusu Tennant dönemi macerası "The Fires of Pompeii"ye bir şekilde bağlanacak gibi duruyor.
12. Doktor'un modern serideki öbür Doktor'lardan bir diğer farkı ise eski yaşamlarındaki gibi bir ton alamet-i farikası bulunmamasıydı. Bu sezonun başında ise Doktor'un kişiliğinin daha çok oturmuş olduğunu görüyoruz. Bence güneş gözlükleri ve gitarıyla 12. Doktor asıl şimdi başlıyor. Biliyorsunuz ki dizi geçen sezon ilginç bir hamleyle Clara'yı odağına almıştı ve Moffat'ın, Matt Smith sonrası yaşlı bir Doktor'a yumuşak geçiş yapmak için geliştirdiği bu formül tutmamıştı. Clara'nın sulu hikayeleriyle bir yere varamayan Moffat, 9. sezonun ilk macerasında Doktor'u yeniden sevdiğimiz konuma getirmiş. Doktor'un Magician's Apprentice'taki girişinden söz etmeden olmaz. Zaman Lordu'muzun, Davros olduğunu henüz bilmediği bir çocuğa hayatta kalma üzerine söyledikleri benim şimdiye kadar en hoşuma giden 12. Doktor repliği oldu.
En son 4. sezon finalinde karşımıza çıkan Davros'u uzun bir aradan sonra Doctor'un karşısında görmek harika. Witch's Familiar'daki uzun Doktor - Davros diyaloğu hem kötü adamı tüm yönleriyle çok iyi aktarıyor hem de kahramanımızla yıllardır süren savaşının hakkını vererek bu çatışmanın üzerine başarıyla bir tuğla daha koyuyor. 12. Doktor o kadar Doktor olmuş ki ileride evrenin en kötü adamı haline gelecek bir çocuğun içine bir parça merhamet sokmayı başarıyor.
Bu iki bölümün eğlence yükünü Missy sırtlanıyor. 8. sezonda sürpriz bir şekilde geri dönüş yapan Master'ın bu dişi rejenerasyonu, şimdiye kadar ki en eğlenceli portresini ortaya koyuyor. Rolünü başarıyla canlandıran Michelle Gomez'in, Clara'yı bir tehlikeden öbürüne atması ve Davros'un gözüne parmağını sokması en komik kısımlardan. Ama tabii burada Master'dan bahsediyoruz. Eğlencenin yanı sıra kötülüğün de olması şart. Moffat senaryoda bu dengeyi çok güzel kurmuş. Ana düşman Davros ve Dalekler belki ama, kötülük konusunda Missy de hiç aşağı kalmıyor bu bölümde. Başına gelmedik dertler kalmayan Clara'nın Missy sayesinde "Asylum of the Daleks"teki gibi bir Dalek'in içinde kaldığı ve Doktor'u onun Clara değil de gerçek bir Dalek olduğuna inandırmaya çalıştığı sahne bu anlamda oldukça ikna ediciydi. Bu arada ilerleyen bölümlerde Dalekler ve Master işbirliği görmemiz olası. Tüm bunların dışında Colony Sarff ve el mayınları bölümün en korkutucu kısımlarıydı. Gelecekte Doktor ve arkadaşlarının canını bir hayli yakacağa benziyorlar.
Sezona çok iyi bir başlangıç yapan Doctor Who'nun geriye kalan bölümlerinin de aynı şekilde heyecan verici, bol sürprizli ve keyifli olması dileğiyle yazıyı noktalıyorum.
Geçen sezonun ilk bölümü olan Deep Breath'i saymazsak dizinin baş yazarı Steven Moffat'ın sezon açılışlarını başarılı bulmuşumdur. O yüzden 9. sezonun ilk macerasını böyle bir beklentiyle izledim. Kafamdaki en büyük soru şuydu: "Moffat ve diğer Doctor Who yazarları artık ilgi çekici bölümler yazmakta zorlanıyor mu?" Çünkü 8. sezonda "Listen" gibi, "Into the Dalek" gibi muhteşem bölümler olmasına rağmen bir düşüş söz konusuydu. (Sezon finalindeki rezilliğe girmek bile istemiyorum. Moffat'ın kaleminden çıkan en kötü şeydi sanırım.) Peter Capaldi gibi müthiş bir isme yazık mı oluyordu? Yoksa dizi 80'lerdeki gibi yine mi uzatmaları oynuyordu? Oyuncular buna karşı birleşip hep bir ağızdan Colin Baker misali "Doctor in Distress" mi diyecekti? Bu bakımdan 9. sezonun ilk bölümü çok önemliydi.
Magician's Apprentice ve Witch's Familiar, geçen sezonki düşüşün bilincinde olan bir hikayeye sahip. Daha başında elinin güçlü olduğu belli ediyor. Moffat'ın senaryolarında en çok beslendiği şey olan şaşırtma/sürpriz yapma taktiği gene işe yarıyor. Bunu yaparken de Tom Baker dönemi macerası Genesis of the Daleks'ten bir repliği kendine malzeme ediniyor: "Listen, if someone who knew the future pointed out a child to you and told you that that child would grow up totally evil, to be a ruthless dictator who would destroy millions of lives, could you then kill that child?"
Peter Capaldi döneminin bence en büyük farkı dizinin önceki sezonlarla daha doğrusu önceki Doktor'larla ve onların maceralarıyla barışık olması. İlk yedi sezonda böyle bir durum pek söz konusu değildi. Hele David Tennant sonrası başlayan Matt Smith dönemi utanmasa "Sezon-1" şeklinde reboot olacak kadar başkaydı. Smith'in ilk sezonu olan 5. sezonun, diziye damgasını vuran 10. Doktor Tennant'tan bu kadar kopuk olması beni çok üzmüştü o dönem. Bunu Moffat'ın tarzı olarak algılamıştım ama 50. yılda ortaya koyduğu iş Smith dönemindeki bu durumu öyle güzel temizledi ki herkes zevkten dört köşe oldu. Tek hikayelik öteki evlat 8. Doktor bile hiç olmadığı kadar Doktor'du artık. Dizi koskoca 50 yıllık bir bütün haline gelmişti. Seyircinin asıl istediği şey de buydu. Artık Capaldi döneminde eski Doktor'ların referanslarıyla karşılaşmak pekala mümkün. Artık Galiffrey adı geçtiği zaman 3. sezon soundtrack'inden "This is Gallifrey" çalıyor. Ya da Dalekler çıktığı zaman "The Dark and Endless Dalek Night" tınılarını duyuyoruz. Öyle ki 12. Doktor'un yüzünün neden Capaldi olduğu konusu Tennant dönemi macerası "The Fires of Pompeii"ye bir şekilde bağlanacak gibi duruyor.
12. Doktor'un modern serideki öbür Doktor'lardan bir diğer farkı ise eski yaşamlarındaki gibi bir ton alamet-i farikası bulunmamasıydı. Bu sezonun başında ise Doktor'un kişiliğinin daha çok oturmuş olduğunu görüyoruz. Bence güneş gözlükleri ve gitarıyla 12. Doktor asıl şimdi başlıyor. Biliyorsunuz ki dizi geçen sezon ilginç bir hamleyle Clara'yı odağına almıştı ve Moffat'ın, Matt Smith sonrası yaşlı bir Doktor'a yumuşak geçiş yapmak için geliştirdiği bu formül tutmamıştı. Clara'nın sulu hikayeleriyle bir yere varamayan Moffat, 9. sezonun ilk macerasında Doktor'u yeniden sevdiğimiz konuma getirmiş. Doktor'un Magician's Apprentice'taki girişinden söz etmeden olmaz. Zaman Lordu'muzun, Davros olduğunu henüz bilmediği bir çocuğa hayatta kalma üzerine söyledikleri benim şimdiye kadar en hoşuma giden 12. Doktor repliği oldu.
En son 4. sezon finalinde karşımıza çıkan Davros'u uzun bir aradan sonra Doctor'un karşısında görmek harika. Witch's Familiar'daki uzun Doktor - Davros diyaloğu hem kötü adamı tüm yönleriyle çok iyi aktarıyor hem de kahramanımızla yıllardır süren savaşının hakkını vererek bu çatışmanın üzerine başarıyla bir tuğla daha koyuyor. 12. Doktor o kadar Doktor olmuş ki ileride evrenin en kötü adamı haline gelecek bir çocuğun içine bir parça merhamet sokmayı başarıyor.
Bu iki bölümün eğlence yükünü Missy sırtlanıyor. 8. sezonda sürpriz bir şekilde geri dönüş yapan Master'ın bu dişi rejenerasyonu, şimdiye kadar ki en eğlenceli portresini ortaya koyuyor. Rolünü başarıyla canlandıran Michelle Gomez'in, Clara'yı bir tehlikeden öbürüne atması ve Davros'un gözüne parmağını sokması en komik kısımlardan. Ama tabii burada Master'dan bahsediyoruz. Eğlencenin yanı sıra kötülüğün de olması şart. Moffat senaryoda bu dengeyi çok güzel kurmuş. Ana düşman Davros ve Dalekler belki ama, kötülük konusunda Missy de hiç aşağı kalmıyor bu bölümde. Başına gelmedik dertler kalmayan Clara'nın Missy sayesinde "Asylum of the Daleks"teki gibi bir Dalek'in içinde kaldığı ve Doktor'u onun Clara değil de gerçek bir Dalek olduğuna inandırmaya çalıştığı sahne bu anlamda oldukça ikna ediciydi. Bu arada ilerleyen bölümlerde Dalekler ve Master işbirliği görmemiz olası. Tüm bunların dışında Colony Sarff ve el mayınları bölümün en korkutucu kısımlarıydı. Gelecekte Doktor ve arkadaşlarının canını bir hayli yakacağa benziyorlar.
Sezona çok iyi bir başlangıç yapan Doctor Who'nun geriye kalan bölümlerinin de aynı şekilde heyecan verici, bol sürprizli ve keyifli olması dileğiyle yazıyı noktalıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder